Sunday, September 18, 2016

Hong Kong'tan İlk İzlenimlerim!



Hong Kong'tan selamlar!


Geleli taaaam üç hafta oldu ve minik bir merhaba demek istedim.

Öncelikle şunu söylemek istiyorum ki:

Eğer üniversitedeyken imkanınız varsa

Mutlaka

Mutlaka

Mutlaka

Erasmus'a ya da exchange'e gidin!



Viktoria Peak'ten şehir merkezinin görünüşü

Ufak not: Fotoğraflar tıkladığınızda netleşecektir!

...

The Hong Kong University of Science and Technology'deyim.

Sabancı'dan İrem, Batuhan ve İpek ile geldik.

Koç'tan Göksu ve Deniz'le,

Boğaziçi'den Kerem ve Kutay'la,

İngiltere'den Tuana'yla,

Almanya'dan Emre ve Kerim'le,

Bilkent'ten Ali'yle tanıştık.

Havalimanında hemen ilk fotoğrafı çekildik İpek ve İrem'le :D


...

Mesela şimdiye dek üç haftada
tanıştığım insanları düşünüyorum

ve
ve
ve

kafayı yiyorum!

Kore, İtalya, Kanada, İsveç,
Danimarka, İspanya, Fransa,
İngiltere, Almanya, Hong Kong,
İsrail, Yunanistan, Minnesota
New York, California, Ekvador,
Yunanistan, İrlanda, Japonya,
Filipinler, Finlandiya, Hindistan,
Poooortekiz, Singapur ve Tayland,
ve bu yazıyı yazarken yemeğe gittik Batu'yla.
Yemekte de Hindistan'dan biriyle tanıştık!

Veee bakalım önümüzde daha 3 aydan fazlası var.

Gezilecek bir sürü yer,

Tadılacak bir sürü tat,

Tanışılacak bir sürü insan var!

...

Japonca ve Fransızca konuşmayı öğrendim.

Yani adımı söylüyorum, birkaç cümle biliyorum,

biraz da küfür.

Her ihtimale karşı.

...

Japon arkadaşımız Yuseke böyle elini kalbine götürüp
EYBALLAH diyor. Görmelisiniz naklfnlaknalkn.
Zaten göstereceğim en kısa zamanda :D

Roller Coaster misali bir tren yolu!

...

Harika bir oda arkadaşım var: ASHTON!
(Tolga ve Makif kadar harika olmasın)

İnanılmaz kafa bir çocuk.

Geçen gece birlikte odada takılırken,

Kız arkadaşından bir ultrason fotoğrafı geldi:

ASH BABA OLUYOR!

Ben de haliyle Ati Amca oluyorum!!

Acayip kafayı yedik, çok mutlu olduk,

Harika bir duyguydu!

...

Salı ve perşembe günleri sabah 9 akşam 6 dersim var.

Çarşamba sabah 11 öğle 1 arası dersim var.

Onun dışındaaaaaaaaa

Başka dersim yok!

Aldığım dersler:

Operating Systems, Algorthm,

Intro to Management veeee ÇİNÇE!



Hehehehe Mutluluk/Uykusuzluk
...

İyi ki mekatroniği bırakıp Yönetim Bilimleri'ne geçmişim!

...

Türkiye'den bir tık daha ucuz burada fiyatlar.

Pilavları ve makarnaları tatsız ama

ama

ama

Suşileri harika!

Burası Uluslarası Finans Merkezi. Dördünce katına teras yapmışlar.
İstediğiniz gibi oturabildiğiniz çok güzel manzaralı oturma yerleri ve barlar mevcut.

...

Eylül'ün annesi demişti ki (selamlar!):

"İstanbul Express adlı bir Türk Kebapçı varmııış"

Bulduk orayı geçen gün Göksu'yla.

Eraslan abimiz var; güzel, kafa bir adam :D

20'den fazla Türk kebapçı var Hong Kong'ta.

Eraslan abininki dışında Mustafa amcanınkine de gittik.

Güzeldi iskenderi, kebabı.

Aaaaah bir Türkiye'deki gibi olmasa da...


Çok güzel tapınaklar, parklar, bahçeler var!

...

Mustafa amca bilgisayar mühendisliği okuduğumu öğrenince:

"Atakan bir dosya var, onu pdf'e çevirebilir misin?" dedi.

Ayıpsıııııın Mustafa amca dedim ve bilgisayarın başına geçtim!

Hahahahaha 10 dakika sonra ben bilgisayara yanlışlıkla indirdiğim
virüsleri kaldırmak için antivirüs programlarıyla uğraşıyordum.

Neyse sonuç olarak artık Mustafa amca değil dosyasını görüntüleyebilmeyi,
internete bile girmekte sıkıntı yaşayabilir asfnaklfgnklag.

Ama her işte bir hayır vardır tabi yani bence yeni bir bilgisayar alma
vakti gelmiş de geçiyordu bence hani hani.

...

Ash'e (eş diye okunuyor hani Pokemon'dakinden) rakı içirdik ve
hahahahaha çok iyiydi ya. Yazın çoluk çocuk İstanbul'a gelecekler bakalım,
çok güzel olacak.

Amin!

...

Yatak bir iki santim daha kısa benden.

Duş başlığını yerine taktığımda göz hizama geliyor.

Koridorlar biraz dar.

Bizimkilerle aynı büyüklükte otobüsleri var:

Bizim otobüslerde dört koltuk varken bir sırada,

Onlarda beş koltuk olduğu için, birazcık dar :D

Çok tatlı insanlar kesinlikle :D

Çocuklar harika yurt etkinlikleri yapıyorlar. Etkinliğe katılmak
isterseniz biraz depozito veriyorsunuz ve katılırsanız etkinliğe geri
alıyorsunuz paranızı. Bravo gerçekten mentorlar olarak Sabancı'da örnek almalıyız.


...

İlkbahara göre çok daha az yağmur yağıyor ama,

Tahmin edebilirsiniz ki az dediğim yağmur da,

İstanbul'a göre oldukça çok bir yağmur :D

Hava sıcak, nemli.

Şort tişörtle geziyorum hep.

Ama kapalı mekan olarak nereye girerseniz girin,

Uzun kollu bir şeyler arıyorsunuz,

Çünkü adamların klimaları MANYAK!

Donuyoruz içeride akefklnfkasl!

Masumiyet Müzesi okuma keeeeeeyfi!
İlginçtir ki metroda kitap okuyan insanlar hayal ederdim ben ama sanırım
Japonya'da karşılacağım onlarla. Çünkü burada herkesin elinde telefon var
ve de ya Pokemon oynuyorlar ya da video izliyorlar.

...

Yağmurları yağmur,

Sıcakları da sıcak.

Güneş gözlüğü takan yok ama

Şemsiyeyle dolaşıyorlar sürekli,

Ellerinde hep mini vantilatörler...

Hiçbir yerde görmediğim kadar

NEM VAR NEM!

Dragon Sırtı'nda 8 kilometre yürürken rastladığımız güzel manzara.
Pasifik Okyanusu'na bağlanan Güney Çin Denizi

...

Yanlışlıkla bir Çinli'ye çarptığınızda,

Sizden bir sürü özür diliyor karşınızdaki ve

Mahçup hissediyorsunuz kendinizi asfsafagaf.

...

Pazara gittik (nam-ı diğer Lady's Market ve Street Temple Market).

Bir şeyin fiyatını soruyorsunuz,

200 HKD diyorlar.

Bu arada HKD dediğim şey Hong Kong Doları.

Ve 2.5 HKD = 1 TL.

200 HKD diyince adam "yok" diyorsunuz.

Kaç olsun diyor.

20 diyorsunuz amkfkmsflaag.

Cidden 20 diyorsunuz mesela.

Yok olmaz diyor adam.

Gidiyorsunuz siz de.

Taaaamm giderken arkanızdan el kol yapıyor,

Gel gel tamam dediğin olsun diyor asdafasdfgagd.

Bu tek tük rastlayabileceğiniz bir şey değil kesinlikle.

Bütün pazarcılar tamamen bu şekilde :D

Tapınaaaaak

...

Bazen de önerdiğiniz fiyata kızıp sizi kovabiliyorlar,

orası ayrı...

...

At yarışı izlemeye gittik.

Macau isimli özerk bölgeye gittik.

Kumar oynadık.

Dünyanın en uzun Bungee Jumping kulesinin

YANINA gittik. Atlamak 1200 lira olduğundan hani

sadece yanına uğradık.

Herhangi bir bira sudan daha ucuz.

Suyla aynı fiyata da votka, viski bulmak mümkün.

Kampüste sigara içmek kesinlikle yasak,

İçki tamamen serbest.

Marketinde dahi satılıyor içki.

Türk üniversitelerine duyurulur.

Japonya'ya bilet aldık.

Vietnam, Kore, Çin, Tayland,

Singapur, Kamboçya, Tayland'a

gitme planlarımız var.

Hatta belki şimdi Paris'te Erasmus yapan sevgili
Nazlıcığım da gelir Aralık'ta ve bir ay boyunca
tatlı bir Asya turu yaparız.


...

Sabancı'da bu hafta başlıyor koşuşturmacalar.

Oryantasyonda etkinlikler düzenleyecek ekibimiz adına
ben bile çok heyecanlıyım.

Yeni Sabancılı bütün arkadaşlarıma burada kocaman bir

HOŞGELDİNİZ!!

diyorum.

Diğer üniversitelere başlayacak olan arkadaşlarıma da
çok güzel bir üniversite hayatı dilerim!

...

Az önce barbekü alanındaydık Göksu'yla.

Birden bire çöp kutusu yanmaya başladı...

Hemen 999'u aradık, polisi.

İtfaiyeye bağladılar.

Tanrıııııııııımmm!

10 dakika boyunca sürekli kapatıp aradılar,

Yangının durumu nasıl, çoğaldı mı, n'oluyor?? diye.

Sonra tekrar aradılar, geldik nerdesiniz, dediler.

Hemen yanlarına gidip yolu gösterdik.

Onlar gelene kadar azıcık alev gelmişti ama,

20 kişi falan geldiler hem polis hem iftaiye hem güvenlik.

Çok heyecanlıydı sonra minik ifademizi, bilgilerimizi falan aldılar :D

Üniversiteyi ve şehri büyük bir yangından, felaketten kurtardık yani
yaklaşık 1 saat önce hehehe!

...

Şimdilik benden bu kadar.

Yoğurt çok özledim.

Daha yazacak çok şeyim var.

Arada uğrayacağım mutlaka.

Kocaman öpüldünüz!

...

SON İKİ NOT:

Herkese olan birinci not: Snapchat'te ve Instagram'da aticamping
olarak 7-24 hizmet vermekteyiz.

Kardeşime olan ikinci not: Oğlum yeter artık bu kadar yazı okuduğun
biraz ders çalış, öptüm çok abim, bizimkilere selam!


Ve sevgili A-ma taşı size güle güle diyooooree!

Saturday, January 30, 2016

Alo Anne, Rektörle Amerika'ya Gidebilir Miyim?

Ocak 2016

ABD Başkonsolosluğundayım vize alıyorum:
 
Nereye gideceksiniz Amerika'da?
MIT'ye gideceğim, Boston'a. Üniversitemle aralarında olan bir bursluluk programı için bir hafta orada bulunacağım.
Hangi üniversitede okumaktasınız?
Sabancı Üniversitesi
Vizeniz onaylanmıştır.

...
Ne bir eksik ne de bir fazla.
Ek bir belge, otel rezervasyonu veya uçak bileti göstermeden hemen onaylanıyor vize başvurunuz eğer bu yazıyı kendisine ithaf ettiğim Nihat hoca gibi bir insanla seyahat edecekseniz.

Şimdi birazcıııık geçmişe dönüyoruuuz!



..........................................................................
Temmuz 2012

Beğendiğim üniversitelerin hocalarına mailler atıyorum. 
Hocam aklım karışık vs. vs. vs. ne önerirsiniz vs. vs. vs. şeklinde mailler...
Mail attığım hocalardan, devlet üniversitesindekilerin çok az bir kısmı döndü bana ama vakıf üniversitesinde olanların çoğu dönüş yaptı.
Vakıf üniversitesinden dönen isimlerden biri Nihat Berker'di.
Diğer hocalardan bambaşka bir şekilde dönüş yapmıştı.
Atakan merhaba. Telefon numaram: 053...... İstediğin zaman arayabilirsin.
Sabancı Üniversitesi rektörü, bana numarasını vermiş!
Çok şaşırmıştım.
Çekinmiştim aramaya ve aramamıştım :D
...

İki hafta sonra telefonum çaldı. 
Atakan merhaba ben Sabancı Üniversitesi Rektörü Nihat Berker'in Sekreteri ........  . Şimdi seni kendisine bağlıyorum. Sevgiler.
...

Ammaaaaaan tanrıımm!
Ben şok! 
Heyecandan ölüyorum :D 
Mail atarken telefon numaramı da yazmıştım ve ben dönüş yapmayınca da kendisi aramıştı beni.
...

Hayatımın dönüm noktalarından biriydi sanırım. 
10 dakika kadar konuşmuştuk.
Sabancı Üniversitesi'ni ilk defa o zaman adam akıllı düşünmüştüm.
Tabi "rektör aradı beniiii" havası da cabası...

..........................................................................
Temmuz 2013

Kendisiyle ilk defa telefonda görüşmemden bir sene geçmişti ki artık YGS-LYS bitmiş. Tercih günleri gelmiş, çatmış. Ailemle beraber, bir Temmuz günü Nihat hocayla yüz yüze konuştuktan sonra Sabancı Üniversitesi'nde okumaya karar verdim. 
Nihat hoca Tanıtım Günleri kapsamında yaptığı konuşmada Amerika'ya öğrenci götürdüğünden bahsetmişti. Bir sene sonra kadar bu konuda mail atacaktım kendisine. İki sene kadar sonrasında da beni yine aynı konuda konuşmak için odasına çağıracaktı.
Ama daha o zamana kadar anlatacak birkaç şey daha var.


.......................................................................... 
Ekim 2013

Okul başlamış artık. Sabancılıyım! 
Günlerden bir gün Nihat hocam diye mail attım, konuşabilir miyiz?
Nihat hoca odasına davet etti, Erdem'i de aldım gittim. Çay ikram etti, konuştuk. 
Beklentilerimizi konuştuk.
Okulu nasıl bulduğumuzu konuştuk.
Bir sürü şey konuştuk.
Her sene bahar döneminde birinci sınıflara verilen her dersin birincisini Amerika'ya götürdüğünden bahsetti.
Bakarsınız dedi, beraber gideriz ;)


..........................................................................
Bahar 2014

Yemekhanede yemek yiyorduk arkadaşlarla veeee birden Nihat hoca geldi elinde tepsisiyle, masamıza oturdu. Yemek boyunca konuştuk hep beraber. 
Yıllar sonra artık yemekhanede bir hocayla beraber yemek yemek alışkanlık haline gelecekti bizde. Güzel okuldu bu konuda Sabancı. Tatlı okuldu hocalarla beraber yemek yemek konusunda.
Yemeklerimiz bitti.
Kalkmaya hazırlandık.
Arkadaşlar dedi Nihat hoca, size bir sürprizimiz var. İlk size söylüyorum bunu: çift anadal programımız başlayacak ve sizler de yararlanabileceksiniz bundan! 
Yeeeeeeey! Hocam yaşşasın!
Şu an mekatronik ve bilgisayar çift anadalı yapıyor olmamın habercisi sayılır bugün o masada Nihat hocamın söyledikleri.
Yemekhanede öğrencilerle yemek yemenin dışında ayrıca her sene kampüste bulunan rektör evinde düzenlediği mangal partisinde yeni girişlilerle, öğrencilerle tanışır Nihat hoca.


..........................................................................
Eylül 2014

Nihat hocaya dedim ki: Hocam şimdi ikinci dönem Math102 dersinde birinci olmayı hedefliyorum.
Güzel Atakan.
Şimdi Math101 dersinin muafiyet sınavına girersem ve geçersem sınavı, Math102'yi şimdi alacağım. Ama eğer MIT'ye gitmek istiyorsam, Math102'yi ikinci dönem almış olmam gerekiyor. Ne önerirsiniz?
Atakan sırf onun için muafiyet almamak olmaz. Sen olabiliyorsun muaf ol. İkinci dönem başka dersten birinci olmayı hedeflersin.

...
Girdim muafiyet sınavına.
30 kişi girdik.
Bir kişi bile geçemedik sınavı.............................
Neyse yani aslında kolaydı yahu sınav da, heyecanlandık diyelim :D
Math102'yi ikinci dönem alacağım için mutluydum çünkü birinci olacaktım ve MIT'ye gidecektim.
Fakat işler hiç de öyle yürümedi...

..........................................................................
Kasım 2014
  
Nihat hocaya bir pazar sabahı, otogezegenlerle ilgili bir SMS attım. Beni bu konuda uzman olan astrofizikçi (bunu söylemek manyak havalı!) harika insan Ersin hocaya yönlendirdi. Ersin hocayla tanıştım ve birkaç hafta sonra Astronomi Topluluğu kurduk kendisiyle (AstroSU). Ersin hocamız evrende keşfedilmiş olan 7. nötron yıldızını keşfeden profesördür. Mars'ta su izleriyle ilgili haberde olsun, CNN Türk'te rastlayabileceğiniz herhangi bir uzay ile ilgili haberde olsun mutlaka canlı telefon bağlantısında ekranda ismiyle karşılaşırsınız Prof. Dr. Ersin Göğüş'ün.

ersin
Ersin hocanın çok tatlış minik kızına buradan selamlar (büyüyünce elbet rastlar bu yazıya)
                                                    
..........................................................................

Ocak 2015

Bahar döneminde alacağım dersler, programıma otomatik olarak son kez geliyor.
Sonraki dönemlerde, istediğim dersleri tamamen ben seçeceğim.
Tarih dersinde bu dönem Akşin hoca çıkmış bana.
En zor tarihçi olarak bilinir okulda.
Önceki dönem de Akşin hocaylaydım.
Final sorularından bir tanesi şu şekildeydi:
"1828 İstanbul doğumlu bir subaysınız. Jön Türk Devrimi sonunda anılarınızı kaleme almaya karar veriyorsunuz. Neler yazardınız? Kronolojik bir şekilde, detaylar vererek görmüş-yaşamış olduğunuz
 olayları irdeleyerek anlatınız."
Müthiş!
Neredeyse bir asır boyunca Osmanlı Devleti'nde yaşanan olayları anlatmamızı istiyor hoca :D
Neyse ki dört soru 2 saat.
Uzun uzun yazmayı seven benim için daha güzel bir soru olamaz (Edebiyat sorularımı paylaşayım, manyak güzel soruları oluyordu Banu hocanın)
Sınavlardan önceki dönem 95-100 almıştım.
Bahar dönemi nasıl olacaktı bakalım?

..........................................................................
Mayıs 2015

Merhaba.
Bahar dönemi bitti.
Yazı yazmanın en güzel kısmı, zamanı istediğiniz gibi yönetebilmeniz.
Bakın daha az önce bahar dönemi başlıyordu.
Hemencecik bitti.
Hehehehe
Bu bahar dönemi boyunca tarih dersindeki iki sınav için deli gibi gözlerimden uyku boşalırken, sabahlamaca yaptım sevgili tarih kitaplarımla beraber.
Ortalama 8'er saat okudum.
İki sınavdan da 100 aldım.
Döneme dair en sevdiğim şey tarih dersi hakkında, iki sınavdan da 100 almamdan ziyade Çanakkale gezisi dönüşü feribotta geceyarısı Akşin hocayla oynadığımız sessiz sinema oldu.
Her sene bizim okul Çanakkaleye gezi düzenliyor; hocalar, veliler, öğrenciler, isteyen herkes gelebiliyor. Hocalar Çanakkale Savaşı'nı birebir yerinde anlatıyorlar. Harika bir deneyim! Beklerizzz!

..........................................................................
Ekim 2015

Üniversite Merkezi'nden çıkmak üzereyken Nihat hocayla karşılaştım.
Atakan seni arayacağım şu meseleyle ilgili dedi.

...

Yavaş yavaş günümüze geliyoruz sevgili okurum.

...

Lisedeyken dekan ve rektörü karıştırırdım. Dekan fakültenin başındaki profesörün ünvanıdır, Almanca'dan Türkçemize geçmiştir ve rektör ise Fransızca kökenli olup üniversitenin başındaki profesöre denir.

Nihat hoca da yazımın taa en başında dediğim gibi bizim okulun rektörüdür.

...

Bir hafta kadar geçti aradan Nihat hocayla karşılaşmamdan.
Resmi yetkim olmamasına rağmen ilgim, isteğim ve ısrarım sonucu girmiş olduğum bir toplantıdayı (Öğrenci Birliği'nin yönetimle olan toplantılarından biriydi. Sabancı Üniversitesi çok özgürlükçü bir okuldur. Gerçekten ilgili, istekli ve ısrarcı olduğunuz sürece okul size inanılmaz imkanlar tanır)
Nihat hoca girdi toplantı salonuna.
Atakan çok iyi oldu seni gördüğüm, toplantıdan sonra 5 dakika odamda görüşelim dedi.

...

Amman tanrııııııım!
Bir hafta önce Nihat hocanın söylediklerini hatırladım.
Aklımda bana söyleyebileceğini düşündüğüm tek bir şey var.
Dedim içimden umarım doğru tahmin ediyorum!

...

Toplantı sona erdi.
Gel bakalım Atakan dedi Nihat hocam.
Geçtik odasına.

...

Her sene, dedi kandırırım öğrencileri disiplin suçu işlemişsiniz derim dedi.
Ama sen bildiğin için konuyu zaten hiç oralara girmeyeyim şimdi
Biliyorsun ki geçtiğimiz dönem HIST192 amfisinde birinci oldun
Tebrik ederim
Birden fazla birinci olduğunda genel not ortalamasına vs. bakıyoruz. Sendin en yüksek olan.
Eğer annen baban izin verirse beraber Amerika'ya MIT'ye gideceğiz.
Cebinden hiç para çıkmayacak

...

Hocam, dedim YAŞASIN SÜPER!
Annemler zaten okeydir.
Başka kimler gelecek hocam benimle beraber?

...

Olsun, sen yine de onlardan izin al ilk önce, sonra haber var bana da izin verdiler diye
Seninle gelecek olan arkadaşlarını söylemeyeyim şimdi sana, sürpriz olsun
Onlara da en kısa zaman da bizzat kendim haber vermek isterim yüz yüze
 
...

Şu an hatırlayamıyorum bile, mutluluktan Nihat hocanın odasından nasıl çıktığımı.

 
Sabancı Üniversitesi'ndeki eski fotoğraflarından biri Nihat hocanın


...

Alo anneeeeeeeeeee
Bir şey söylücem
Iaıaıaıaıaıaaaaaa Amerika'ya gidiyorum!


...

Annemle daha önce konuşmuştum bu ihtimali zaten.
Bol bol güldük telefonda YAŞASINNNN diye.
Nihat hoca izin al dedi anne-babandan. Gidebilirim dimiiii :D

... 

Ece Naz'a da dedim ki en olumsuuuuz havamla:
Kötü bir haberim var, moralim bozuk. Yanına geliyorum, konuşalım...

En kötü haberimiz böyle olsun!
Elim ayağım durmuyordu yahuuu olumsuz hava takınmak imkansız!

...

Başarımın eeeeen kocaman ödüllendirilmesi budur şimdiye dek hayatım boyunca.
Sırıtmaktan yüzümün ağrıdığını anımsıyorum.
Harika bir histi.
Düşündükçe hala sırıtıyorum.

...


Bu sene Mart'ın sonunda, 9 günlük bahar tatilimizden bir hafta önce MIT'den amfi birincisi olan 6 öğrenci gelecek Sabancı Üniversitesi'ne. Beraber derslere gireceğiz, İstanbul'u gezeceğiz, takılacağız. Bir haftanın ardından, bizim bahar tatili geldiğinde hep beraber Amerika'ya uçacağız.


Davet Mektubum

...

MIT teknoloji ve mühendislik konusunda dünyanın en iyi teknik üniversitesi olarak tanınıyor. Açılımı Massachusetts Institute of Technology. İlk iş olarak okunuşunu öğrendim :D, ma-sa-şu-sets diye okunuyor diyebilirim kolayca.

Üniversite Boston'da bulunuyor. Harvard'ın ve Boston Üniversitesi'nin komşusu.


Daha güzelini çekip paylaşırım gittiğimde sizinle :D

...

Bir hafta boyunca Residence Inn by Marriott isimli otelde konaklayacağız. MIT'de derslere gireceğiz, hocalarla tanışacağız. Belki günübirlik New York'a gideriz :D. Nihat hocayla henüz bu fikri paylaşmadık :D. Boston-New York arası, İzmir-İstanbul arası kadarmış diye öğrendim. Belli olmaz bakalım, vaktimiz olur mu bilmiyorum.

Nihat hoca önemli bir toplantısı ortaya çıkmazsa gelecek bizimle (ki umarım gelir çok istiyoruz). Gelirse eğer oradaki arkadaşlarıyla, öğrencileriyle bizzat kendisi tanıştırması bizleri harika olur! Rektör yardımcısı olan Sondan hocam da gelecek. Kendisi harika bir insandır, hem bir hoca olarak hem de fikir alışverişi yaptığım bir arkadaşım olarak çok severim kendilerini. Eski rektör yardımcısı, şu an YÖK'te bulunan Hasan Mandal da bizimle olacak.





YGA Zirvesi'ne gittiğimde geçen aylarda, MIT ve Harvard'da profesörlük yapan Mehmet Toner ile tanışmıştım ve Nihat hocayla tanıştığını, Boston'a gittiğimizde kendisiyle haberleşmemizi söylemişti bana. Onunla da görüşmeyi çok istiyorum gittiğimizde. İTÜ Makine Mühendisliği mezuniyetinin ardından tıp konusunda manyak işlere imza atmış bir profesör kendisi. Mikroçipler üzerinde çalışıyor şu sıralar insanın vücuduna enjekte edilip, insandaki tüm hastalıkları teşhiş edebilecek olan.



Mehmet hocanın konuşmaları inanılmaz yüreklendiricidir
...


Nihat hocayla konuştuğum gün, derse girdiğimde dersteyken Yunus Emre'ye mesaj geldi Nihat hocanın sekreterinden:
Nihat hoca sizinle görüşmek istiyor

...

İpek, Ayça, Ece Deniz derken, biz kim hangi amfide birinci olmuş hesapları yapmaya başladık. 
Aramıza birkaç gün sonra da Arda katıldı. Aaa tam şu an kendisinden bahsederken Arda aradı. Ardacım, İpekcim, Ayçacım, Yunuscum, Ececim buradan kocaman sevgiler sizlere. Çok mutluyum sizlerle gidiyor olduğum için! 

...

Harika şeyler yapacak olmanın sevinci; bu sevinci bizzat birbirini tanıyan, aynı arkadaş grubundan olan insanlarla paylaşacak olmamın mutluluğuyla daha da arttı veee WhatsApp grubu kurduk. Adı: Hayaller-Hayatlar --->>> MIT Bostoon!
 
Boston'dan akşamüstü manzarası

...

Çok mutluyum.

...

Çok daha güzel başarılar, armağanlar, sürprizler sizlerin olsun.

...

Sizinle de paylaşmak istedim bu büyük mutluluğumu :D

...

Bir de çok teşekkür ediyorum şimdiye kadar ki bütün öğretmenlerime, her şey için, tekrardan bu vesileyle!

...


Neden amfi birincileri, neden MIT'ye, ne amaçla gidiyorlar ondan bahsedeceğim.

Nihat hocadan söz etmeden tabi bu soruları cevaplamak pek de mümkün olmayacaktır.

...

A. Nihat Berker (ön adı Ahmet'tir ve tam adı 16 harften oluşmaktadır tıpkı Ahmet Necdet Sezer, Ahmet Mete Işıkara, Ahmet Saffet Ohkay ve Ahmet Atakan Demir gibi :D) nam-ı diğer Nihat hocam Robert Koleji'ni birinci bitirdikten sonra MIT'ye gidiyor (MIT'ye giderken bindiği gemi hikayesi ve "MIT'nin yanındaki şu minik üniversite hani mmm Harvard Üniversitesi" şeklinde başlayan hikayesi popülerdir :D) ve  4 senede Fizik-Kimya çift anadalını bitiriyor ve ve ve birinci olarak mezun oluyor.

Yıllarca MIT'de profesörlük yapan Nihat hocanın 25 sayfalık CV'si bulunuyor :D
Belki de siz okurken 26 olmuştur?!
http://myweb.sabanciuniv.edu/nihatberker/files/2015/12/ANBerkerOzG2015.pdf

2000'li yıllardan hemen önce Türkiye'ye kesin dönüş yapan Nihat hocam İTÜ ve Koç Üniversitesi'nde hocalık yaptıktan sonra Sabancı Üniversitesi'ne geliyor ve rektör oluyor.

MIT'ye öğrenci götürmeye Nihat hoca İTÜ'deyken başlıyor. Tam olarak bu programı neden, niçin yapıyor olduğunu bilmediğimi fark ettim şu an. Haftaya okul açılsın da röportaj yapayım gidip kendisiyle. Hem GazeteSU'da yayınlarız hem de öğrenmiş olurum.

Çok sevdiğim fotoğraflarında biri Nihat hocanın...


Velhasılıkelam İTÜ'den sonra Koç'ta da aynı geleneği sürdüren hocamız, Sabancı'ya geldiği zaman işi Sabancı University - MIT Freshman Scholarship Program ismine taşıyor. Masrafların bir kısmı Sabancı Uni., bir kısmı da MIT tarafından karşılanıyor.

İnanılmaz, müthiş bir imkan.

Mesela en basitinden düşünürsek, kendimi örnek verelim. Kıbrıs'ı saymazsak henüz yurtdışına çıkmış değilim, pasaportumu daha bu yaz çıkardım (lazım olur diye :D ).

MIT olmadan yaşıyorum mesela dimi işte.

Sonra Nihat hoca gelip diyor ki, Atakan seni MIT'ye götürüyorum. Orada derslere gireceksin, Türkiye'dekinden farkını vs. rapor edeceksin. İnsanlarla tanışacağız, Amerika göreceksin evladııım!

Ya müthiş :D

Amerika'yla açılışı yapıyorum bakalım.

Sağolun hocam :D

...

Nihat hoca hakkında birkaç satır okumak isterseniz .ok zevkli bir röportajı var: http://www.hurriyet.com.tr/32-yil-abd-de-yasadim-ama-amerikan-vatandasi-olmadim-11560695

...

Bir gün yolunuz düşerse Sabancı Üniversitesi'ne, umarım tanışma imkanınız olur güler yüzlü, esprili canım tonton profesörümüz, rektörümüz Nihat hocamızla.

Kendisinin fotoğraf albümüne bakmak da çok zevklidir. Hak vereceksiniz bana, göz atarsanız: http://web.mit.edu/physics/berker/album.html

...

Nihat hocam; harika sıcakkanlılığınız, manyak samimiyetiniz, gösterdiğiniz olağanüstü ilgi ve alaka için çok teşekküler!
Hayatımdaki dokunuşlarınızı da, sizi de çok seviyorum.

Çok güzel işlerde görüşmek üzere!

...

Okumaya devam edenler için iki minik not:

1-Nihat hocam ben gitmeden bir gün önce başkonsolosluğu arayıp, oraya gideceğimi söylemişti. Bu nedenle vizemi sorgusuz sualsiz alabildim.
Hatta yanımda götürdüğüm onlarca sayfa belgeyi bile istemediler sağolsunlar :D

2-Mehmet hocam hakkında şu bilgiyi paylaşmadan da gidemem:

Prof. Dr. Mehmet Toner’in ABD’de kurduğu şirketler arasında doğum öncesi teşhis yapan bir şirketin ürünü bugün Amerika’da 40 merkezde 10.000 hastalık bir çalışma çerçevesinde test ediliyor ve yakında piyasaya sürülecek.  AIDS ile ilgilenen şirketi özellikle 30 milyon kişinin AIDS olduğu Afrika’da AIDS’i durdurabilmek için bu sene 1 milyon kişilik bir çalışma başlattı. Kanser ile ilgili yaptığı buluş Amerika’nın en önemli 4 kanser merkezinde 20.000 kişi üstünde deneniyor. 2008’de Popüler Bilim Dergisi çalışmalarını en önemli buluşlar arasında gösterdi.  Yine kanser üzerine yaptığı çalışmalar Fransa’da yayınlanan “Tıp 2035” araştırmasında 2035 senesine kadar tıptaki en önemli çalışmalardan biri olarak gösterildi.


Veeee bir kaç fotoğraf daha paylaşmak istiyorum:







Çok teşekkürler paylaştığınız için başarımı ve mutluluğumu!
Çok daha güzel başarılarda ve mutluluklar görüşmek üzereeeee!!
30.01.2016
23:37
2016 Bahar dönemi iki gün sonra başlıyor.
Çok güzel şeyler olacak!
Bekle bizi Yaratıcılık Kulübü!

Monday, January 4, 2016

Hani 2015 Hakkında Yazacaktık?






Merhaba güzel insanlar!


Ben geldim yine sevgili ekranlarınıza.

Hoşgeldim, siz de hoşgeldiniz. Çok seviyorum sizinle burada buluşmayı.

Yazı yazmanın en sevdiğim yanı özellikle pek sık konuşamadığım ama çok sevdiğim insanlara yaptıklarımı anlatmak, sonrasında da yaptıklarım konusunda fikir alışverişi yapabilmek.

Bugün bahsetmek istediğim birkaç şey var bakalım hayata dair neler neler olmuş...

..
...
..

Ben yazıyı yazarken şunu dinledim. Size de bırakayım belki okurken dinlersiniz. Uzun zamandır Glee ile karşılaşmıyordum, özlemişim:




..
...
..
Aslında Fun'ın söylediğini dinledim ama YouTube'dan bunu iliştirmek istedim buraya. Bu arada yazıyı 5 saatte yazdım ama şarkı çok kısa yani şarkıyı dinlerken çok minik bir kısmı yazabildim ancak.
..
...
..

10'lu yaşları geride bıraktım!
Artık 20'li yaşlardayım.
Bu benim için oldukça heyecan verici :D

Çünkü insan 10'lu yaşlarında hareketlerin çok büyük bir kısmında bilinçli olmuyor.
Yoksa oluyor mu?
Bilinçli oluyor sanırım evet vazgeçtim.
Ama yeterince bilgili olamama durumu olduğu için bazı konularda ne kadar bilinçli olsa da aslında insan sonradan dönüp baktığında bilinçsizmiş gibi görüyor kendini.
Hayır aslında görmüyor öyle.
"Çocuk o daha" sözü beni demek ki ne kadar etkilemiş ki, 10'lu yaşlarıma ısrarla çaylaklık olarak bakmaya çalışıyorum. Neyse ki bir türlü bakamadım.
O zaman bakmam ben de :D

..
...
..

Alper Canıgüz'ün çok sevgili kitabındaki çok sevgili çocuk karakterimiz, hikayesini anlatmaya şu şekilde başlar:
"Beş yaş insanın en olgun çağıdır; sonra çürüme başlar.
Ben Alper Kamu, birkaç ay önce beş yaşına bastım. Doğum günüm yaklaşırken vaktimin büyük kısmını pencerenin önünde, dışarıdaki insanları izleyerek geçiriyordum. Hızlanarak, yavaşlayarak, türlü sesler çıkararak ve bir yerlere bakarak yaşayıp gidiyorlardı. Bir gün onlardan biri haline geleceğimi düşünmek beni hasta ediyordu. Ne yazık ki bundan kaçış yoktu. Zaman acımasızdı ve ben hızla yaşlanıyordum."


Beş yaşındaki Alper Kamu ağzından yazılmış çok güzel bir kitaptır, okunulasıdır.
                                
 Evet şimdi Alper'e katılmıyorum ben. Pekala katılmıyorsam, buradan nasıl bir yere bağlamam gerekiyor?
Beş yaşından sonra çürüme başlar mı sizce?
Başlamaz bence.
Bence çürüme 500'ünden sonra başlar.
Meyveler çürür.
Meyveler çürümesin
Sebzeler de çürür.
Sebzeler çürüyebilir ben kullanmıyorum.
Tabii ki bencil değilim. Sadece bir hipotezim var:
Bence insan ömrünün kısa olmasının sebebi sebze, yeşillik tüketiyor olması!
Bu konuda yaklaşık 17 senedir bir deney yapıyorum ve sebze-yeşillik tüketmiyorum.
Tamam domastes de mi tüketmiyorsun diye soruyorsanız, domates tüketiyorum :D
Bakalım belki de uzun ömrün sırrı sebze tüketmemektir, bunu göreceğiz.
Şimdilik sebze, soğan, sarımsak, çiğ kötfe, maydanoz gibi şeyler tüketmiyorum. En sevdiğim yemek annem yaprak sarması olsa bile onun içine de soğan koydurmuyorum (evet belki de vardır ama ben hissetmiyorum en azından ;) ).
Benim gibi olan tanıdığınız, eş-dost varsa lütfen haberdar edin beni, bir grup kurup sebzelere savaş açmayı düşünüyorum çünkü.
Şaka şaka.
Sebzeleri severim.
Ama pişmiş hallerini asla yemiyorum.
Pişmemiş hallerini de yemiyorum.
Ama pişmemiş halleri daha fresh gözüküyor en azından.

..
...
..

Gördünüz mü ne kadar güzel bağladım.
..
...
..

Benim için hayattaki en güzel şey 20'li yaşlarda olmak şu an için.
Özgürlüğün en dorukta olduğu yıllar sanırım.
Şu an sömestr tatilinde olmanın da verdiği rahatlığı hesaba katarsak, resmen ve fiilen hiçbir sorumluluğum bulunmamakta.
Kendi isteklerim doğrultusunda yapmam gereken şeyler var sadece o kadar. Onları da zevk aldığım için güzelce yaptığım için her şey çok güzel.
Aslında hayatım boyunca böyle oldu bu.
Zorla hiçbir şey yapmadım.
Ama şimdi kendimi daha özgür hissediyorum.
Hmm.
Ödev filan kalmadığı içindir belki de :D

..
...
..

Bu dönem ilk add-drop döneminde altı ders aldım: Devreler, Sinyal, Batı Sanatı Büyük Eserleri, iki matematik, ve de İleri Düzey Programlama dersleri aldım.
İki hafta sonra ikinci add-drop'ta programlamayı bıraktım ve endüstri mühendisliğine giriş dersi aldım onun yerine.
Mekatronik, elektronik, bilgisayar, endüstri; ne okusam diye düşünürkeeeen Sanat yandalı yapmaya karar verdim bu dönemki sanat dersimden etkilenerek, nam-ı diğer Sanat Kuramı ve Eleştirisi.
Dönem boyunca binlerce karar değişikliği, kafa karışıklığı, delirmeler, kahkahalar derken en sonunda Endüstri dersini gittim bıraktım ve ben dedim Mekatronik ile Bilgisayar çift anadal yapacağım, bir de tabii ki Sanat yandalı.
Bursum bir sene daha uzuyor.
Yani hazırlıkla beraber toplam 6 sene üniversitede kalmış olacağım...
Yüksek lisansı, doktorası hariç...

..
...
..

Bu sene yurt danışmanlığı ve mentorluk yapmaya başladım. Yeni girişli olan 20'den fazla öğrencinin mentoru oldum, canım mentee'lerimle sürekli iletişim halinde kalmaya çalıştım. Yurt danışmanı olarak da dönem boyunca iki etkinlik yapabildik -ki ikinci dönem hedefimiz 10 olsun- bu etkinliklerde iki tane Nijerya'lı arkadaşla tanıştım, bu sene Sabancı'ya gelmiş olan. Gülen okullarından gelmişler ve onlarla konuştukça gelmiş oldukları okulun kendilerine ve arkadaşlarına olan katkılarını öğrendikçe şaşırdım, bu konuya ne kadar uzak olduğumu fark ettim.

..
...
..

Sabancı'nın kolay bir okul olmadığını gördüm bu dönem.
Devreler dersinize zamanında NASA'da çalışmış Meriç hoca giriyorsa mesela dersi Roket Bilimi'yle karşılaştırdığı için kolaylık-zorluk dengesi çok da sağlanamıyor diyebilirim :D
Aslında kendisine sorsanız mühendisliğin kesinlikle zor olmadığını, sadece çok sıkı çalışmak gerektiğini söyler. Yoksa kolaydır mühendislik onun için...
(Meriç hoca zamanında ODTÜ Elektrik-Elektroniği birinci olarak bitiriyor, sakalını kesmedi diye mezuniyet konuşması yaptırmıyorlar. Bu konuyu onunla konuşmayı çok severim, ayrıca yıllar yıllar önce yapılan SU Şenlik'te, hocalar-öğrenciler arasında bir futbol müsabakası gerçekleşir ve Sakıp Sabancı da hakem olur. O maç kaleci olan Meriç hocaya, maçtan önce teker teker herkesle tokalaşan Sakıp Sabancı ona sarılmıştır ve "Sakıp ağa bana sarıldı yaa :D" şeklinde gülerek anlatır Meriç hoca. Bu muhabbeti de oldukça zevklidir.

Dönemin son dersinde laboratuvarda Tesla deneyi yaptık. Videonun 2:08, 5:10 ve 7:10'unda şimşekleri görebilirsiniz:


Devreler, tipik bir elektronik mühendisliği dersi. Mekatronik için de zorunlu bir ders. İkinci dönem de Devreler 2 dersi var. Yaşar hoca veriyor dersi. Devreler 2 dersi, ikinci dönem alacağım başka derslerle çakıştığından alamıyorum. Daha önce de başka derslerde çakışma olduğu için Cem hocaya mail atmıştım, düzeltilmişti ve düzeltilmesi acaaaayip hoşuma gitmişti. Bu sefer de Yaşar hocaya mail attım. 9-10 tane mail trafiğinin ardından eve dönmeden bir gün önce uğradım Yaşar hocanın odasına ve "Merhaba hocam, mail atmıştım şu şu çakışan derslerle ilgiliiii" dedim ki "Aaaa Atakan merhaba, demek o mega zeka sensin!" dedi. İkinci dönem almak istediğim 6 dersten 3'ünü aynı anda almak isteyen iki-üç senede bir iki öğrenci oluyormuş. "Sağolun hocam" dedim, "görevimiz!!"

..
...
..

Önceki dönem 3.91 gelen ortalamama ve bu ortalamayla da fakültede 3. olmama güvenerek sanırım bu dönem -sınavdan önceki saatleri saymazsak- yeterince kasmadığımı hissediyorum. Hissetmek dışında, samimi olalım ki kasmadım.

Yarın belli olacak bu dönemki ortalamalar bakalım ne gelecek tam olarak emin değilim ama 4.00 ortalama yapmak ikinci döneme kaldı gibi duruyor.

..
...
..

Bu dönem çok fazla sabahladım.
45 dakikalık uykularla girdiğim oldu sınavlara.
Bunda bu dönem de pek elde tutulur şeyler yapmamış olmamızın payı var sanırım. Çünkü derse gidip, 100 dakika boyunca başka hiçbir şey yapmadan -arada tabi ki +10 dakika ara var- duruyor olmak insanın kimi zaman uykusunu getiriyor, kimi zaman da can sıkıntısına sokuyor. Evet matematiği seviyorum ama bir sürü bir sürü, üst üste gelen formüller insanı çok kolayca tatlı tatlı hayaller dünyasına götürüyor.
İkinci dönem Mekanik, Sistem Modellemesi, Modern Sanat, Matematik, İleri Programlama almayı planlıyorum. Devreler 2 dersi çakıştığı ve bu çakışmaya henüz bir çözüm bulunamadığı için -ki bence bulunur- sonraki dönemlere bırakmaya karar verdim.

..
...
..

Sabancı'da Oryantasyon Staj Programı var, 1-2. sınıflar için sömestrda iki haftalık staj ayarlıyor kariyer ofisi.
Geçen sene AvivaSA'da yapmıştım ve harika geçmişti. Bireysel Emeklilik gibi bir sektörde çalışmak istemediğime karar verdim :D
Yani daha doğrusu sektörden ziyade ortam çok kasvetli geldi bana, bu nedenle hayatımın başka hiçbir bölümünü orada geçirmek istemem. Daha çok teknoloji, daha çok inovasyon, daha çok FARKLI şeyler istiyorum.

Bu sene mekatronik ile ilgilenmek istediğim için seçeneklerim şunlardı:

Tesa
Bma Teknoloji
Arçelik
Parsan
Anadolu Isuzu
Maltepe Uni. Girişimcilik Merkezi

AvivaSA Ümraniye'de bulunuyordu ve yol beni inanılmaz yoruyordu. Bu nedenle bu sefer önceliğimi yola vermişim gibi oldu ve PARSAN'ı seçtim (evime 10 dakika mesafede). Kendisi demir döğme-döküm-aks yapan fabrikaları olan bir şirket. Savunma, otomotiv, demiryolu, havacılık sanayii ürünleri üreten; adını henüz sizin gibi yeni duyduğum şirketi de diğer şirketler gibi araştırırken oldukça büyük olduğunu ve ürünlerinin büyük bir kısmını ihraç ettiğini öğrendim. Hayatım boyunca belki de asla bulunmayacağım -AvivaSA'da olduğu gibi- ortamlardan biri gibi geldi. İlginç bir deneyim olacak diyerek burayı seçtim.

Normalde iş seçerken "Nerede?" sorusu, sorduğum son sorulardan biridir. Yani yoksa iş Amerika'da olsa, giderim. Çok severim.

..
...
..

Yılbaşına karla girdiğimiz için çoooooook mutlu oldum.
Çok severim kendisini.
Hele yılbaşında,
Bir başka...

..
...
..

Boza çok güzel şey.
Leblebinizi, tarçınınızı alın; güzel güzel için.
Bir yandan da Kafamda Bir Tuhaflık'ı okuyun Orhan Pamuk'tan.
Yolda yürürken karşılaştığım insanlara bakış açımı değiştiren bir kitap olmuştu kendisi. İlk -hatırlıyor olduğum- bozamı da Orhan Pamuk okula söyleşiye geldiğinde gerçekleşen kokteylde içmiştim ama o zamanlar henüz ilk okuduğum kitap Benim Adım Kırmızı'ydı. Hayatım boyunca ilk defa bir kitabı tekrar tekrar okumam gerektiğini düşündüm sanırım.

..
...
..

Can Dündar'ın Lüsyen'i de harika bir kitap henüz okumadıysanız.
Şu sıralar Cinselliğin Şafağı isimli bir kitap okuyorum, master ve doktora yapmış olan iki kişinin makale niteliğinde yazmış oldukları bir kitap. Mutluluğa ve binlerce yıldır süregelen cinsel yaşama çok farklı açılardan bakıyor.

..
...
..

Bir Günde MBA kitabını da bitiririm diye tahmine diyorum bu sömestr. Ayrıca Özgür Proje isimli bir projemiz var Sabancı'da. Mutluluk üzerine bir araştırma yapıyorum bu proje çapında. Mutluluğu sorguluyorum insan hayatındaki. Yeri gelir bir gün sizle de konuşuruz bu konuyu.

..
...
..

Bir gün bana şöyle bir kargo geldi:

En üstte yazan "Cleva" bizim nanoteknolojideki hocamız. Zarfın başlığında evet İÇ DOLAŞIM ZARFI yazıyor ama yetmez ki! İnanılmaz heyecanlandım ve merak ettim içinde ne olduğunu. İlk düşündüğüm şey şu ki: 2012'de Cleva hoca bir tez yazmış, birine yollamış sonra ulaşamamış vs. başkalarına gitmiş sürekli tez ve en sonunda da karışıklık olmuş ve bana gelmiş. "Yaaaa" dedim "kesin benim adımı yazdılar doktora tezinin altına ve artık tezim oldu, yaşasıııın" diyorum ben, mutluluktan ölmek üzereyim :D

 Zarfın arkasında bir de şöyle ilginç bir şey var:




"Vay anasını" dedim "bak normal bir şekilde zarfa koymamışlar da bu kesin tez yaaa, harika!" diyorum ben, çıldırdım!
..
...
..

Sonra ise içinden çok sevdiğim iki kıymetli insanın imzasını taşıyan şu belge çıktı:


"
Sevgili Ahmet Atakan,

37. İstanbul Maratonu'na Sabancı Üniversitesi Burs Fonu yararına katıldığın için teşekkür ederiz. Burs Fonuna 2.660 TL maddi destek sağlanmasına ve SU Burs Fonu için fark ve farkındalık yaratılmasına katkıda bulundun.

Bu kaynak ile başarılı ancak maddi imkanları kısıtlı 8 öğrencimizin bir aylık nakit ihtiyaç bursu karşılanacak, artan miktar ise başka bir öğrencimizin bursuna destek olacak.

Birlikte daha nice etkinliklerde beraber olabilmeyiz diliyoruz.

Saygılarımızla,

Prof. Dr. A. Nihat Berker          Haluk Bal
Rektör                                       Genel Sekreter
"

..
...
..

Geçtiğimiz ay İstanbul Marotunu'na katılmıştık ve burs fonu için koşmuştuk. Onunla ilgili gelmiş meğer bu belge :D
Çok güzel heyecanlandırdı yine de, bir ara doktora tezimi yazmışım da sonucu gelmiş gibi hissetmedim değil.
Ama içinden çıkan bu belge de beni oldukça mutlu etti. Bir amaç için koşmak çok güzeldi.
Aslında koşmadık, yürüyelim bu seferlik dedik ve 8 km'lik halk yürüyüşüne katıldık.
Oldukça keyifliydi.
Boğaziçi Köprüsünü yürüyerek geçmek harika bir şey!

Ayrıca çok güzel insanlarla tanıştım maratonda!


..
...
..

Bu dönemki radyo programımın ismi ati show'du. Önceki dönem Teleskop'tu, bu sefer de ati show olsun dedim. 10 sene boyunca Amerika'da yaşamış olan ve Azerbaycan'dan gelen Rasul'le bir kere program yaptık. Çok güzel düşünen birisi, umarım ikinci dönem daha sık yaparız.
Afişi yapan Makif'e teşekkürler!



..
...
..

Canım oda arkadaşım Tolga gidiyor. Nereye gidiyor? Erasmus'a gidiyor.
Normalde lafı uzatmadan Slovakya'ya gidiyor diyecektim ama sonra IAAAA Slovenya mıydı yoksa diye düşündüm. Sonra araştırdım ve birçok insanın karıştırdığını fark ettim bu iki ülkeyi. Buyrun burada da kanıtı: http://www.haber7.com/dunya/haber/111895-slovakya-mi-slovenya-mi
Tolgacığım Slov...'ya gidiyor olsun, Makifcim gelecek onun yerine. Birçok afişimizi borçlu olduğum Makif'le bakalım neler neler yapacağız yeni dönemde.

..
...
..

Yaratıcılık Kulübü gibi bir şeyler düşünüyoruz. Google'da yöneticilik yapan bir deha ile güzel şeyler yapacağımızı umuyorum, ikinci dönem bahsedeceğim uzun uzun.

..
...
..

SUFIRST için büyük bir organizasyon komitesi oluşturacağız.
Bu bahsettiğim iki şey ve dersler ile ilgilenmeyi planlıyorum ikinci dönem.

..
...
..

Hangi ülkeye gitsem karar verme sürecindeyim şu sıralar: Amerika'ya, Singapur'a, Hong Kong'a exchange'e mi yoksa Avrupa'ya Erasmus'a mı gitsem düşünüyorum bakalım.

..
...
..

Hala okumaktan sıkılmadıysanız, tatlı bir anımı anlatayım:
Yemekhaneden çıktım. Ayakkabımı bağlamak için kenara gittim ve o sırada Begüm'ü gördüm. Aramızda geçen diyalog:
+"Aaa Begüm merhaba!"
-"Merhaba Atakan."
+"Nasılsın, iyi misin? Az önce tam böyle Begüm Beren diye senin adını görmüştüm Whatsapp'ta mesaj atacaktım, sonra derse dalmışım"
-"A benim soyadım Beren değil ki. Arslan benim soyadım"
+"Aaa nasıl değil ya Beren olmalı :D"
-"Hayır zaten adım da Begüm değil."
+"Aa sen kimsin o zaman? Tanışıyoruz biz di mi yani biliyorum tanıştığımızı? :D"
-"Ezgi ben, evet tanışıyoruz şurada şöyle şöyle tanışmıştık"
+"Evveeet hatırladım ya çok özür dilerim, tekrar memnun oldum Ezgi ya ne kadar da çok Begüm'e benziyorsun :D"

Sonra da Begüm'ün fotoğrafını gösterdim ve ne kadar çok benzediklerini o da kabul etti :D
Adımda Begüm değil demesi süperdi :D

..
...
..

Tortelini makarna en çok sevdiğim makarna.
Mutlaka alın yapın, yiyin, sevin.
Kardeşim yaptı, ellerine sağlık!
Bu arada sonunda beni kıramayıp blog açtı, daha çok yazı okumak istiyoruuuuum diyorsanız buyrun: http://hodbeyy.blogspot.com.tr/

..
...
..

Vegan olurum belki???

..
...
..

Anlatmak istediğim daha bir sürü bir sürü şey var.
Dersanemi ve lisemi çok özledim.

..
...
..

Şimdilik kaçıyorum.
Çok kısa zamanda tekrar bu ekranda görüşmek üzere diyorum!
Çok güzel bir 2016 dilerim; şimdiye dek geçirdiğiniz en mükemmel, ve bundan sonraki hayatınızda geçireceğiniz en kötü yılınız olur umarım (endüstri mühendisliği dersinden öğrendiğime göre maksimum fayda bu şekilde oluyor yani güzel bir şey söyledim, o yüzden kafalar rahat ;) )

..
...
..

Büyük Jedi Üstadı'nın da dediği gibi:
Haydin Allah'a emanet!
Sevgiler

..
...
..
04.01.2016
19:59
Ev (evde olmak güzel şey)
Bizim Oda (dart aldık dün. eskisi eski evde kalmış. dart şampiyonaları çok zevkli)
Lacivert L koltuğun sol tarafı (L ne güzel bir harf yahu!)
Bacak bacak üstüne (çok severim)
..
Bütün teletabizlere selam olsun.