Ve selamlar yeni blogumdan!! Ben bu yazıyı yazarken, tam tamına iki ay olmuş oluyor üniversiteme yerleşeli ve tek tek her günümü, her saatimi anlatmak istememe karşın henüz
adam akıllı yazamadım hiçbir şeyi. Bari dedim Sabancı’da yaşadıklarımı bir
yerede toplayayım ve açtım bu blogu. Normalde üniversitenin 5 sene
değil de 2 ay sürdüğünü öğrensem şu an; ‘okey ben doya doya geçirdim kanka 2
ayımı valla rahatım’ der ve olayı kabullenirim –ki böyle bir şey olmadığına
göre buradan yola çıkarak anlıyoruz ki son damlasına, iliklerine ve dibine
kadar doya doya geçecek 5 senemiz var önümüzde, hayırlı olsun!!! (Marmaray’ı
açıyormuşum gibi hissettim ve bu çok saçma lan her açılıştı hayırlı olsun,
hamdolsun diye diye adamlar dini lokalleştirdiler)
|
Marmaray'la ilgili yapılmış capslerin hepsi süper ama buna çok bayıldım :D |
2 ayda neler oldu neler ya; öncelikle çok iyi insanlarla tanıştım. Hani lafta "iyi" değil, harbi harbi iyi insanlar çıktı karşıma. Burada çalışanlar olsun, hocalar olsun, arkadaşlar olsun ve en önemlisi de "KAAAAARŞİİMM" dediğim dostlar olsun; bir sürü bir sürü müthiş insan! Hepsinin yeri ayrı tabi ama kimi bilincinde bendeki yerinin, kimiyse farkında bile değil en tepede olduğunun (şşşşt sessiz olunn).
Şimdi yeni insanlardan bahsetmeye başlamışken İngilizce hocamlarımdan da bahsetmek isterim. Bi Suzan hoca, bi Ekrem hoca, bi de Steve hocam var. Suzan ile Ekrem hocalar okey iyi hocalar ama asıl dikkat çekmek istediğim kişi Steve hocam. Kendisi Kayıp Şehir'de Daniel adlı saatçiyi oynamış. "Daniel öldü mü?, Daniel kendini siper etti, Daniel'ın gerçek adı" gibi şeyleri Google'ladığınız karşınıza çıkıyor hemen :D
|
Reelde çok karizmatik, çok cool, çok süper biridir adamım yaa! |
|
Adamım Adamım Adamım yaaa :D |
İngilizcemi de oldukça geliştirdim. Çok fantastik bir interaktiflik söz konusu İngilizcede. Writing Center var mesela her salı gidip Selin adlı arkadaşla speaking çalışması yapıyorum en basitinden. Siz yeter ki isteyin, her türlü geliştirmece oluyor zaten İngilizce. Bunun dışında bir de perşembe günleri yazar Gülayşe Koçak'la Yaratıcı Yazma Becerileri kursum var, çarşamba günler fotoğrafçılık kursum başladı geçen hafta, yarın grafik tasarımı kursum başlıyor, arkadaşlarla beraber piyano ve gitarla takılmaca yapıyoruz ama profesyonel anlamda bunların da eğitimine başlamayı düşünüyorum yakında, dans kursuna tam gidiyordum ki saatleridir falan uymadı vazgeçtim, Sabancı Ödülleri temalı bir etkinlik düzenlenecek bununla ilgileniyorum, üniversitenin bloguyla ilgilenmeye başlıcam yakında, her salı-perşembe konserler tiyatrolar takılmacalar oluyor gösteri merkezinde ona gidiyoruz, zaten fitness kaçılmaz ve tenisle tanıştım aşık oldum, buz gibi havada üstte mont-altta şortla göl kenarı koşularımmmm, artık gitmeye ara verdiğim partiler, canım biricik odam eşyalarım, ve paragrafın başında neyden bahsettiğimizi unuttuk ya ben bulunduğum yerin ölesiye tadını çıkartıyorum, size de önerim: her neydeyseniz tadını çıkarmaya çalışın o yerin, o anın ve yanınızdaki insanlarla beraber olmanın.
Deniz ve Adalar gözüküyor burdan şaşırtıcı bir şekilde :D. Güneşin batışı muhteşem seyrediliyor, keza yıldızlar da gece adeta ipek geceliklerini pürüzsüz vücutlarından kaydırıp yeryüzüne bıraktıktan sonra parlaklıklarıyla göz kamaştırıyorlar. Yıldız kaymasına şahit oldum hayatımda ilk defa bu arada ve çığlık attım korkudan :D.
Şimdilik bu kadar sanırım. Ayrıntılara fazla inmek istemiyorum; Güler Sabancıyla ve rektörle takılmacalardır, bir gece ansızın kampüsün iç kısmından gelen çığlık sesleridir, Gezi Parkı ile ilgili seminerlerdir, Haldun Dormendir, Ceolardır, kulaklıktır, halıflextir bla bla bla.
Çok güzel insanlarla, Çok güzel şeyler olacak. Sabırsızlanıyorum!
Ve aklıma geldi birden bire: En az 5 defa mutlaka dinlemelisiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=R9N4UonfCBw
Ve ve ve ve ve ve veeee Kaaaarşim Erdem'in yolladığı bir karikatürle noktalamak istiyorum buradaki ilk blog yazımı dostlarım, kendinize çok iyi bakın tamam mı öptüm :D !!
Sabancı Üniversitesi
18 Kasım 2013